Covid – 19 ile Yaşam

Pandemi olarak adlandırılan içinden geçtiğimiz süreçte yeni bir virüs ile tanıştık, Covid-19. Neredeyse tüm dünya olarak (evde kalma şansı olanlar) bedenlerimizi evlere kapattık. Kendi sağlığımızı ve başkalarının sağlığını korumak için fiziksel mesafe aldık. Yaşam tarzlarımız, çalışma biçimlerimiz değişti. Teknoloji aracılılığıyla dışarı ile bağımızı sürdürmeye devam ettik. 3 aylık izolasyon sürecinin ardından normalleşme sürecine girdik.

Normalleşme sürecinin nasıl olacağına dair korku ve kaygılarımız var. Yakın zamanda tanıştığımız ve aniden hayatımıza giren Covid-19 ile ilgili bilgilerimiz hala kısıtlı, belirsizlikler var. Covid-19’un tedavisinin bulunması için de süreye ihtiyaç olduğu bir gerçek. Tüm dünya Covid-19 pandemisine hazırlıksız yakalandı. Bu süreçte pandemi ile ilgili çok fazla yayın yapılıyor. Yapılan yayınlarla ilgili doğru olmadıklarına dair bilgilerde ortaya konuluyor. Bu durumda bizlerin korku ve kaygılarını besliyor. Bir miktar korku ve kaygı önlem almamız için bize gerekli, fazlası ise bize zararlı. Devam eden pandeminin normalleşme sürecinde bizlere düşen; güvenilir kaynaklardan (Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü gibi kurumlar) bilgi almak ve bu bilgilere göre hareket etmek. Normalleşme süreciyle ilgili Sağlık Bakanlığı’nın bize açıkladığı ve uymamızı beklediği 3 temel kural var:

  1. Maske takmak.
  2. Fiziksel mesafeyi korumak.
  3. Temizliğe dikkat etmek.

Ludwig Wittgenstein, hayatta karşılaştığın problemi çözmenin yolu problemin ortadan kalkmasını sağlayacak şekilde yaşamaktır. der. İçinde bulunduğumuz bu durumun ortadan kalkmasını sağlamak için elimizde olan bu 3 kurala uyarak yaşamak. İçinden geçtiğimiz anormal sürecin anormalliğiyle uyumlu kendimize özgü farklı tepkiler tabi ki bu süreçte verebiliriz bu da beklenilen bir durumdur. Ama şunu bilmek gerek ki 3 kurala uymak harici yaptıklarımız korkularımızı büyütüp takıntılarımızı arttıracak ve bizlerin baş etme kaynaklarını aşağıya çekecek.

Bu tuzağa düşmemek önemli. Çok korkmak gibi ‘bana bir şey olmaz’ demek de çok tehlikelidir. Arada dengeyi sağlamaya çalışmak önemli olan.

Pandemi sürecinin başından itibaren duygusal açıdan zorluklar yaşadık ve yaşamaya da devam edebiliriz. Duygusal açıdan her şey daha zor. Bu duygusal zorluklarla baş etmek için kendimize yapabileceğimiz en başlıca yardım yakın ilişkilerimizi sürdürmek. İnsan canlıları olarak bizler ilişkisel varlıklarız. İlişki kurma insana özgü varoluşsal ihtiyaçlarımızdan. İlişki hali içinde olmak bizler için çok önemli. Kendimiz ve diğerlerinin sağlığını korumak adına fiziksel mesafeyi koruyoruz ama duygusal mesafemizi değil. İzolasyon sürecinde sevdiklerimizle teknoloji arayıcılığıyla temas halinde kaldık. Normalleşme süreci ile birlikte tüm sevdiklerimizle olmasa da bazılarıyla kurallara uyarak aynı mekânı paylaşabileceğimiz sosyalleşme imkânı oluşturmamız ruh sağlığımız açısından önemli.

Şunu da unutmayalım ki kuralları benimsememiz, tutum ve davranışlarımızın değişmesi biraz zaman alabilir. Covid-19 genele etki eden bir durum iken kurallara uymak sorumluluğumuz, başkalarının uymasını beklemek hakkımız. Pandemi süreci sona ermedi, tekrar yükselme riskini içinde barındırıyor. Kendimizi koruyup kollamak için önce karşımızdakini koruyup kollamamız gerekir. Kurallara uymayan kişiler varsa etrafımızda, onları ilişkimizi bozmadan, uygun bir dil ile uyarmalıyız. Önlem almayanlar sadece kendini değil, temaslı olduğu herkesi tehlike altına almakta. Israrla doğru bildiğimizi söylemeliyiz, önlemleri etrafımızdakilere hatırlatmalıyız.

Son olarak insan canlısının bundan önce karşılaştığı tüm salgınlara rağmen türün yaşamı devam etti. Covid-19’da da bu böyle olacak. Pandemiye dair belirsizlikler olsa da bildiğimiz bir şey var ki o da pandemi sona erecek.

Tüm dünya olarak zor bir zamandan geçiyoruz. Her birimizi hazırlıksız yakalayan ve normalimiz dışında gelişen bir süreçten geçtik ve geçmeye devam ediyoruz. Bu durum ile baş etmekte zorlanıyorsanız ruh sağlığı uzmanları olarak sizlere destek vermeye hazırız.

Sağlıkla kalın.

Uzman Klinik Psikolog Huriye Çevik